- omuz
- -mzu is.1. 肩, 肩膀: \omuz başı 肩膀头 \omuz küreği 解́ 肩胛骨 silâh (ı) \omuza etmek 军́ 肩枪 Omuzları geniş. 他膀大腰圆。Öteki elini doktorun omuzuna koydu. 他把另一只手放在医生的肩上。Silâh omuza! (口令)枪上肩!◇ \omuz kaldırmak 耸肩, 假装不知道 \omuz \omuza 1) 并肩, 肩并肩, 紧密地, 紧紧地 2) 拥挤的, 挤得满满的, 挤得水泄不通的: Dükkân omuz omuzaydı. 小店里人挤得水泄不通的。Öfkeli insanlar, el ele, omuz omuza, Taksim'e doğru akıyorlardı. 愤怒的人们手挽手, 肩并肩地涌向塔克西姆广场。\omuz öpüşmek 平等的, 相等的, 处于相等地位 \omuz silkmek 1) 耸肩膀: Yaptığımız uyarılara omuz silker, kulak asmazdı. 对我们向他提出的警告, 他耸耸肩膀, 不当回事。 2) 不关心, 不重视, 漠不关心, 置之不理 \omuz siperi 军́ 胸墙; (炮兵用的)掩体 -e \omuz vermek 1) 俗́ 帮助, 帮忙 2) 口́ 不理会, 不关注, 不关心: Görüyorum kâinata omuz veriyorsun be abi! 大哥, 看来你是没有把大伙儿当回事! 3) 肩靠着, 用肩膀撑住 -i \omuz (un) a almak 1) 把…搭在肩上 2) 担当, 担负, 担负起来 \omuza çıkmak (小孩)骑在肩上 -i \omuzuna vurmak 推脱, 归咎于 -i \omuzda taşımak 视为掌上明珠, 宠爱, 珍爱, 倍加关注: Hâdiseler, bir zamanlar omuzlarda taşınan politikacıların maskelerini düşürdü, içyüzlerini, ne mal olduklarını gösterdi. 这些事件撕下了我们以前喜欢的那些政治家的假面具, 暴露了他们的真面目, 展示了他们究竟是些什么货色。\omuz (un) dan atmak 1) 摆脱(重负、麻烦等) 2) 不感兴趣, 不愿理睬, 不耐烦 \omuzdan bakmak 偷看: Onu omuzdan baktı. 她偷偷地看了他一眼。\omuzları çökmek 垂头丧气, 没精打彩, 沮丧 \omuzları çökmüş 1) 塌肩的 2) 沮丧的, 泄气的, 垂头丧气的, 没精打彩的, 闷闷不乐的; 颓丧的 \omuz ları düşük 1) 塌肩的 2) 沮丧的
Türkçe-Çince Sözlük. 2014.